RUYETULLAH

Bismillahirrahmanirrahim

Hamd eşi ve benzeri olmayan, zamandan ve mekandan münezzeh olan Allah cc.ya mahsustur.

Salat ve Selam yaşayan Kur’an Hz Muhammed sav.e aline ashabına ve bütün müminlerin üzerine olsun inşallah.

İslâm inancına göre cennet, Allah’ın mümin kullarına hazırladığı ebedî saadet yurdudur.
Cennet nimetleri; sayısız lezzet, huzur ve mutlulukla doludur. Ancak bütün bu nimetlerin en yücesi, en büyüğü ve hiçbir şeyle kıyaslanamayacak olanı, Rü’yetullah yani Allah Teâlâ’nın cemalini görmek nimetidir.
Bu, hem Kur’an’da hem de sahih hadislerde açıkça beyan edilmiş; Ehl-i Sünnet âlimlerinin ittifakıyla kabul edilmiştir. Rü’yetullah” kelimesi, “görmek, müşahede etmek” anlamındaki rü’yet kökünden türetilmiştir.
Bu kavram, ahirette müminlerin Allah Teâlâ’yı gözleriyle görmeleri anlamını taşır.
Ancak bu görme, mekânsız, yönsüz ve idraksiz bir görme olup,
yaratılmışların birbirini görmesi gibi değildir.Kelâm âlimleri bu konuyu “bila keyf” (nasıl olduğu bilinmeksizin) olarak açıklamışlardır:

“Allah görülecektir, ama bu görüş şeklinin keyfiyeti bilinmez;
çünkü Allah zaman ve mekândan münezzehtir.”

a) Kıyâme Sûresi 22–23

“O gün birtakım yüzler vardır, parıldar.
Rablerine bakarlar.”
(Kıyâme, 75/22-23)

Müfessirlerin çoğu bu âyeti, cennet ehlinin Allah’ı göreceği şeklinde tefsir etmiştir.
İbn Abbâs (r.a.) der ki:

“Bu âyet, müminlerin Allah’ı gözleriyle göreceklerinin en açık delilidir.”

1. b) Yunus Sûresi 26

“Güzel davrananlara güzellik (cennet) ve daha fazlası vardır.”
(Yunus, 10/26)

Hadislerde “daha fazlası (ziyade)” ifadesi, Rü’yetullah olarak açıklanmıştır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurur:

“Yüce Allah’ın cemalini görmek, o ‘ziyade’dir.”
(Müslim, Îmân, 297)

“Cennetlikler cennete girdiklerinde, Allah Teâlâ onlara:
‘Size daha fazlasını vereyim mi?’ buyurur.
Onlar da: ‘Yüzlerimizi ak etmedin mi, bizi cennete koymadın mı?’ derler.
Bunun üzerine Allah perdeyi kaldırır.
Onlar da Rablerine bakarlar;
onlara verilmiş hiçbir nimet, Rablerini görmeleri kadar sevimli değildir.”
(Müslim, Îmân, 297)

• “Siz bu ayı nasıl açıkça görüyorsanız,
  Rabbinizi de öylece göreceksiniz;
  onu görmekte bir sıkıntı çekmeyeceksiniz.”
  (Buhârî, Tevhîd, 24; Müslim, Mesâcid, 211)

Bu hadis, görmenin hakiki ancak dünyevî sınırlamalardan uzak olacağını göstermektedir.

İmam Nevevî:

“Cennet ehlinin Allah Teâlâ’yı görmesi,
cennetteki nimetlerin en büyüğüdür.
Onların kalplerine ve ruhlarına,
hiçbir zevkin ulaşamayacağı bir sevinç verir.”

İmam Gazâlî:

“Rü’yetullah, muhabbetin en yüksek mertebesidir.
İnsan ruhu, yaratılış itibarıyla Allah’a yönelmiştir.
Onu görmesiyle nihai huzuruna kavuşur.”

İbn Teymiyye:

“Cennet’teki bütün nimetler cismanî ve ruhânîdir;
ama Allah’ı görmek ruhların gıdası, kalplerin sükûnudur.
Rü’yetullah, ehl-i imanın en büyük mükâfatıdır.”

İmam Mâturîdî ve Eş’arî:

Her ikisi de, Allah’ın görüleceğini,
ancak bunun “nasıl” olacağının bilinmeyeceğini belirtmişlerdir:

“Rü’yetullah sabittir; fakat keyfiyeti meçhuldür.”

Tasavvuf erbabına göre Rü’yetullah,
dünyada marifetle, ahirette müşâhedeyle tamamlanır.

• Dünyada: Kalp gözüyle Allah’ın isim ve sıfatlarının tecellilerini görmek — yani “ölmeden önce ölmek” mertebesine ulaşmak.•Ahirette: Perdenin tamamen kalkmasıyla cemâlullahı açıkça görmek.

 Rü’yetullah’ın Kâfirlere Yasaktır.

“Hayır! O gün onlar Rablerinden elbette perdelenmiş olacaklardır.”
(Mutaffifîn, 83/15)

Bu âyet, kâfirlerin Allah’ı asla göremeyeceğini,
rü’yet nimetine yalnız müminlerin erişeceğini bildirir.
Yani “perde” rahmetten değil, azaptan olur.

• Cennet nimetleri içinde hiçbir şey, Rü’yetullah kadar büyük değildir.
  Çünkü bu, müminin var oluş gayesinin, sevgi ve kulluğunun en yüce karşılığıdır.
  Cennet’in asıl saadeti, Rabbin cemâline nazar etmektir.

Bu sebeple Allah Resûlü (s.a.v.)’in şu duası,
mümin kalplerin en derin özlemidir:

“Allah’ım! Sana bakma nimetiyle beni rızıklandır,
cemâline kavuşmakla kalbime huzur ver.”
(Nesâî, Sehv, 98; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5/243)

Amin….

VELHAMDÜLİLLAHİ RABBİL ALEMİİN.