VEHBE ZUHAYLİ (RH.A)’İN BAKIŞ AÇISIYLA ENFAL SURESİ 20. VE 23. AYET-İ KERİMELER
Allah’a Ve Rasulüne İtaati Emir, Muhalefetten Korkutma
20- Ey iman edenler! Allah’a ve Resulüne itaat edin. İşittiğiniz halde ondan yüz çevirmeyin.
21- İşitmedikleri halde “işittik” diyenler gibi olmayın.
22- Allah katında yerde yürüyen hayvanların en kötüsü, akıl erdirmeyen sağır ve dilsizlerdir.
23- Eğer Allah onlarda bir hayır olduğunu bilseydi, elbette onlara duyururdu. Onlara işittirseydi de yine yüz çevirici olarak arkalarına dönerlerdi.
Açıklaması
Allahü Teâlâ mümin kullarına, kendisine ve peygamberine itaati emrediyor. Bu emre muhalefetten ve inatçı kâfirlere benzemekten men ediyor.
Ey iman edip tasdik edenler! Cihada katılma ve malı terketme hususundaki davette, Allah’a ve Rasûlüne itaat edin. Rasûlüne ve emirlerine itaati ter-ketmeyin. Cihadı ve cihad yolunda sözünü ve öğütlerini dinleyin. Burada dinlemek, anlayıp kavramak üzere dinlemektir. Müminlerin özelliği budur: “Dinledik, itaat ettik. Ey Rabbimiz! Mağfiret isteriz ve dönüş ancak sana’dır” dediler” (Bakara, 2/285).
Dinlemedikleri halde “dinledik” diyen münafıklar ve müşrikler gibi olmayın. Onlar duyuyor, kabul ediyor gibi görünüyorlar, ama durum öyle değildir.
Sonra Allahü Teâlâ, onların mahlûkların en kötüleri olduğunu haber veriyor: Allah katında, yeryüzünde dolaşan varlıkların en şerlileri, hakkı duymayan, ona tabi olmayan, hakkı konuşmayan, hakkı anlamayan, hak ile bâtılı, hayırla şerri, hidayetle dalâleti, İslâm’la küfrü anlamayan, duyuları çalışmaz hale getirip faydalı ve zararlıyı ayırdedemeyen kimselerdir. Eğer onlar, akıllarını cahiliyye asabiyetinden ve taklitten uzaklaşarak kullansalar, hak ve doğruyu bulurlar, kendileri için yararlı olan şeyin İslâm olduğunu anlarlardı. Ancak onlar, gerçekten hayvanlar gibi hakikatları anlamıyorlar: “Bunda kalbi olan veya kendisi şahit olarak kulak veren kimse için, elbette öğüt vardır” (Kâf, 50/37).
Sonra Allahü Teâlâ, onların sağlam bir anlayışları olmadığını, eğer nefislerinde hayra, imana, İslâm nuruna ve peygambere bir meyilleri olacak olsaydı, alıcı bir şekilde anlamaya muvaffak buyururdu. O, onları, hakikati anlamaya muvaffak buyursa, onlar yine de, sırf inatlarından dolayı ondan yüz çevireceklerdi. [1][11]