sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

CİHAD BİR İHTİYAÇTIR!

Aralık 29, 2025 11:59
25
A+
A-

CİHAD BİR İHTİYAÇTIR!

Hamd alemlerin rabbi yöneticisi yaratıcısı olan Allah cc’a salat ,Allah’ın Resulu ,örnek almamızı emrettiği önderimiz,liderimiz Hz.Muhammed’ e ve selam hidayete tabi olmuş istikamet üzere sözünde duran Müslümanların üzerine olsun.

Cihada geçen yazımızdan sonra  devam ediyoruz. İslam’da cihadın önemine değindik  şimdi de insanlığın cihada olan ihtiyacina değinelim

İslam; son günlerde din denilince anlaşıldığı gibi soyut olarak ibadetler, sözde kalan inançlar ve gelenekler kuramı değildir. Gerçekten o, evrensel, bütün bir sistemdir. Yeryüzünde hüküm süren batıl ve zalim sistemleri yıkıp, kökünden kurutmak, yerine insanların yararına olan adalet ve özgürlüğe dayalı kendi sistemlerini getirmek ister. Çıkmazlar içinde çırpınan şer tuzaklara düşmüş, zavallı insanların dünya ve ahirette mutlu olmalarını sağlar.

İslam’ın çağrısı; düzeltme ve yenilik, yıkma ve yapma çağrısıdır. Bu, bir bölgeye ve bir ırka özgü olmayıp bütün insanlığı kapsayan bir durumdur. İslam, bütün bir insanlığı çağırıyor! Dahası Allah’ın sınırlarını hiçe sayıp, yeryüzünün gelir kaynaklarını sömürmek isteyen, fakir kitleleri perişan eden zalimler güruhunu tehdit ediyor:

“Allah’ın insanlar için çizdiği sınırları geçmeyin! Yeryüzünde putlaşmayın! Allah’ın yasakladığı kötü şeyleri yapmayın! Eğer bu emir ve yasaklara uyar ve adalet sistemine boyun eğerseniz kendinizi selamette biliniz! Çünkü hak kervanının yolcuları hiç kimseye düşmanlık etmezler. Hakikat erleri ancak zalimlere, fuhşa sapanlara, fesatçılara ve insanlığı Allah’ın yarattığı doğal fıtrattan uzaklaştıranlara karşı düşmandırlar.”

Bu çağrıyı kabul edip ona inanan her birey, İslam cemaatının bir parçası, İslam sitesinin bir üyesidir. Bu sitede; siyahla kırmızı, zenginle fakir arasında bir fark yoktur. Bir tarağın dişleri gibi üyelerin tümü de birbirine eşittir. Öyle ki bir milletin diğer bir millete, bir sınıfın başka bir sınıfa kesinlikle bir üstünlüğü yoktur. “Üstünlük ancak takva iledir.”

Eğer bu topluluk , hakim olan zalim sistemleri devirir yerine hak ve adalete dayanan, İslam düzenini getirmek için bütün gücüyle çalışmaz, bu uğurda hakkıyla cihad etmezse gayesini kaybeder; varlığında temel olan hedefi kaybeder. İslam toplumu , sadece bu gayeyi gerçekleştirmek ve bu hedefe ulaşmak için vardır.

 Yani hedef hak ve adalet nizamı!..

Yani Allah’ın hakimiyeti ideali!..

Müslüman’ın bu yolda cihad etmekten başka hiçbir gayesi ve ideali yoktur. Bu biricik ideali Allah, kitabında şöyle açıklıyor: “Siz, insanlar için ‘ ortaya çıkarılan, doğruluğu emreden, fenalıktan alıkoyan, Allah’a inanan hayırlı bir ümmetsiniz.” (Al-i İmran Suresi, 110)

Hiç kimse Kur’an’ın diliyle  bu topluluğu soyut olarak mabetlerde vaaz eden, hutbe okuyan, çeşitli makalelerle milletleri kendi mezheplerine çekmek isteyen misyonerler topluluğuna benzetmesin!

Hayır! Hayır! Kesinlikle böyle değil!

Bu topluluk sadece ve sadece hak ve adalet sancağını elinde tutup insanlara ŞAHİT olmak için Allah tarafından gönderilmiş bir topluluktur.

Şahit ümmetin ilk günden beri yüklendiği görev: Yeryüzündeki fesat ve kötülüğün kaynağını kurutup, zulmü, haksızlığı, sömürücülüğü kökünden yıkmak ve kendilerini Allah’tan ayrı olarak ilah yerine koyup yeryüzünde haksız yere böbürlenen yalancı tanrıların sükselerini bozup, onların uluhiyet pozlarını kökünden devirmektir. Bütün bunların yerine de, adalet prensiplerine dayanan, gölgesinde siyah-beyaz, fakir-zengin, herkesin eşit olduğu bir düzeni getirmektir.

 Kur’an şöyle der:

 “Fitne kalmayıp, yalnız Allah’ın dini kalana kadar onlarla savaşınız.” (Enfal Suresi, 39)

“Eğer siz aranızda dost olmazsanız yeryüzünde kargaşalık, fitne ve büyük bozgun çıkar.” (Enfal Suresi, 73)

“Puta tapanlar hoşlanmasalar da, dinini bütün dinlerden üstün kılmak üzere, peygamberini doğru yol ve hak dinle gönderen Allah’tır.” (Tevbe Suresi, 33)

Bütün bu açıklamalardan anlaşılmaktadır ki; bu Hizbullahi topluluk mutlaka hakimiyeti eline alacak, idari odaklara hakim olacaktır. Çünkü çürük sistemler, yeryüzünde kurdukları fesat, zulüm ve dikta sistemleriyle yaşayabilirler. Dolayısıyla vatan ve milletin yararına olan bir düzen, ancak bu zalim putçu düzenleri yıkarak işe başlar. Böylece de yönetimi Allah’a, ahirete inanan, yeryüzünde şan, şeref, rütbe, bozgunculuk istemeyen kişilerin eline teslim eder.

Bununla birlikte, bu topluluğun yeryüzünde barışı sağlamak, hayır ve fazilet tohumlarını ekmek gibi ödevleri bir yana, kendi sistemlerinden başka bir sistemle idare edildikten sonra kendi sistemlerine bağlanıp, ona göre kendilerini düzenleyerek hareket etmeleri mümkün değildir. Böyle değil mi?

Kendi inancını yaşarken eleştiriye uğrar, âlâya alınır ve aşağılanırsa o kişi gerçekten özgür müdür yaşadığı yerde?

Şimdi çevrene bak ve İslam’ın kuralları geçerli mi diye bir düşün bakalım ?

Yazarın Diğer Yazıları
Ekim 26, 2025 11:59
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.