sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

VEHBE ZUHAYLİ (RH.A)’İN BAKIŞ AÇISIYLA ARAF SURESİ 101. VE 102. AYET-İ KERİMELER

VEHBE ZUHAYLİ (RH.A)’İN BAKIŞ AÇISIYLA ARAF SURESİ 101. VE 102. AYET-İ KERİMELER
Kasım 19, 2025 09:57
8
A+
A-

Helak Edilen Ülke Halkının Kıssalarından İbret Almak

 

  1. İşte o ülkelerin haberlerinden bir kısmını sana naklediyoruz. Gerçekten  Peygamberleri onlara apaçık delillerle  gelmişlerdi. Fakat evvelce yalanladık- ları Şeylere iman etmedüer. İşte Allah  kâfirıerin kalblerini böyle mühürler.

102- Onların çoğunda ahde vefa bulma- dik. Onların çoğunu gerçekten fasık  kimseler bulduk.

 

Açıklaması

 

Daha önce nitelikleri açıklanan o beş kavmin ülkeleriyle ilgili bazı haber­leri, nasıl helak edildiklerini, ey Muhammed, sana anlatacağız. Bunda, kavmin için alınacak ibret, senin için bir teselli ve davanda direnç içinde olma gücü vardır. Cenab-ı Hak, özellikle bu ülkelerin haberlerini anlatmıştır. Çünkü on­lar, birçok nimetler içinde yaşayarak kendilerine uzun bir süre verilmesine al-danıp hak üzere olduklarını zannetmişlerdir. Allah onları, Kureyş’e ve diğer kabilelere, buna benzer işlerden sakınmaları için anmıştır.

Bu adı geçen beldeler Arap memleketlerindeydi. Mekkeliler, onların bazı haberlerini naklediyorlardı. Hepsi de peygamberlerini yalanlama ve köklerinin kazınması şeklindeki bir azapla azaplandırılma gibi hususlarda birbirlerine benziyorlardı. Dolayısıyla onlardan alınacak ibret aynıydı. Onun için Musa (a.s.)’ın kıssası genişçe anlatılmıştır. Çünkü kavmi ona iman ederken, Firavun ve yandaşları onu yalanlamış, bunun için azaba maruz kalmışlardır.

O kavimlerin cezalandırılmalarının sebebi, peygamberleri yalanlamaları­dır. Peygamberler, söyledikleri şeylerin doğruluğuna işaret eden bütün delilleri ortaya koydukları halde, onlar, peygamberler ve mucizeler gelmeden önce de hakkı yalanlamaları sebebiyle, peygamberlerin getirdiklerine asla inanmadı­lar. Önceki durumlarını değiştirmediler. Peygamberlerin doğruluğuna işaret eden o ayetler, onları etkilemedi. Peygamberler kendilerine geldiği andan itiba­ren, kendilerine sürekli öğütler ve ayetler verildiği halde, ölünceye kadar kü­fürlerinde ve imanlarında ısrar edip yalanlamaya devam ettiler.

Allah, geçmiş ümmetler içindeki kâfirlerin kalblerini mühürlediği gibi, ke­sinlikle inanmayacakları mukadder olan kâfirlerin kalblerini de mühürler. Kı­sacası: Tıpkı onların kalblerini mühürlediğimiz gibi, bu kâfirlerin kalblerini de mühürleriz.

Ayette, Peygamber (s.a.) teselli edilmekte, davetinde direnme gücü veril­mekte ve Mekkelüerin bu inatlarının daha önceki milletler tarafından da gös­terildiği haber verilerek onların küfürlerine üzülme, denmektedir.

Geçen ümmetlerden çoğunun, ahidlerine vefa gösterdiklerini görmedik. Onlar, Adem’in sulbündeyken kendilerinden Allah’ın aldığı yaratılış ahdine, iman etme ve mükellefiyetleri yerine getirme şeklindeki şer”î ahde, aralarında gerekli gördükleri akitlere saygı gösterme, lüzumlu şeyleri yerine getirme şek­lindeki örfî ahde vefa göstermediler. Onların çoğunu fâsık, itaattan dışarı çık­mış kimseler bulduk. “Çoğunu” ifadesinden, onlardan bazısının inandığı, Al­lah’la yahut insanlarla olan ahitlerini yerine getirdikleri anlaşılmaktadır.

Allah’ın birliği ve ondan başka hiçbir ilah olmadığı düşüncesi üzerine da­yalı selim fıtratın ahdine muhalefet, aklî ve serî hiçbir delil ve hüccet olmadan Allah’tan başkasına ibadet, çevre tesiriyle olmuştur. Nitekim Sahih-i Müs­lim’de şöyle bir rivayet vardır: “Allahu Teâlâ şöyle buyuruyor: Ben kullarımı, Allah’ı birleyenler olarak yarattım. Şeytanlar onlara gelerek dinlerinden alıkoy­du. Benim onlara helal kıldıklarımı, haram kıldılar.” Sahihayn’ da da şöyle bir hadis vardır: “Her çocuk, İslâm’ı kabul edecek fıtrat üzere doğar. Sonra onu, an­nesi babasıyahudiyahut hıristiyan, ya da mecusî yapar.”

İlk peygamberden son peygambere kadar bütün peygamberler, selim fıtra­ta muhalefetten ve şirkten nehiyle gelmişlerdir. Nitekim ayetlerde Allahu Teâlâ şöyle buyurur: “Senden önce gönderdiğimiz her peygambere ancak (şunu) vahyederdik ki: “Benden başka ilah yoktur. O halde ancak bana ibadet edin” (Enbiya, 21/25). “Andolsun ki biz, her ümmete: “Allah’a ibadet edin, tağuttan sakının” diye bir peygamber gönderdik” (Nahi, 16/36). [1][53]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.