sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

VEHBE ZUHAYLİ (RH.A)’İN BAKIŞ AÇISIYLA ARAF SURESİ 1. VE 5. AYET-İ KERİMELER

VEHBE ZUHAYLİ (RH.A)’İN BAKIŞ AÇISIYLA ARAF SURESİ 1. VE 5. AYET-İ KERİMELER
Ekim 24, 2025 09:57
29
A+
A-

A’RÂF SURESİ

 

Kur’an-ı Kerim’e Uymak

 

1- Elif, Lâm, Mîm, Sâd.

2-  (Bu) kendisiyle (insanları) uyarman ve iman edenlere öğüt vermen için sa­na indirilmiş bir Kitap’tır. Ondan dola­yı göğsünde bir sıkıntı olmasın.

3-  Rabbinizden size indirilene uyun. Ondan başka velilere uymayın; ne de az ogüt dinliyorsunuz.

 

Açıklaması

 

Yüce Allah Mekke’de indirilmiş bulunan bu sureyi de yine Mekke’de, pey­gamberliği ve vahyi ispat etmek için indirilmiş diğer sureler gibi mukatta’ harfler diye bilinen bir takım harflerle başlatmaktadır.

Bu Kur”an-ı Kerim, şanı yüce bir kitaptır. Ey Muhammedi Hidayet ve hayır kasdıyla Rabbinden sana indirilmiştir. Bunun inzal ile nitelendirilmesinde hem bu Kitab’ın, hem de bu Kitab’ın üzerine indirildiği o yüce zatın kadrinin yüceli­ğine delâlet vardır. O halde bu Kitap ile uyarmaktan, insanlara onu tebliğ et­mekten, iman ehlini kendilerine faydalı olacak ve onlarda olumlu etki bıraka­cak şekilde hatırlatmalarından dolayı kalbinde bir darlık, bir sıkıntı olmasın. Bilindiği gibi her peygamber ve her bir ıslahatçı bir takım eziyetler, davetine karşı direnişler, mesajından yüz çevirmeler ve engellerle karşı karşıya kalır. Bu durumlarda davetçiye düşen sabretmek, direnmek ve yoluna devam etmektir: “Artık sen de azim sahibi peygamberlerin sabrettiği gibi sabret.” (Ahkâf, 46/35)

Bundan dolayı bu yasaklamadan kasıt, buna karşılık Allah’ın vaad etmiş ol­duğu hayır ve fazileti Allah katında bekleyerek kararlılık göstermek, zorluklara karşı direnmekte ve sıkıntılara katlanmakta olanca gayretini ortaya koymaktır.

Bu Kitabın oldukça büyük ve önemli fonksiyonları olduğundan dolayı, şanı yüce Allah bütün insanlara şu buyruğu ile hitap etmektedir: Ey insanlar! Sizle­re her şeyin Rabbi, mutlak maliki, yaratıcısı, müdebbiri, koruyup gözetleyicisi olan Rabbinizden indirilene tabi olunuz. Teşrîde (yasa koymada) ibadetleri em­retmekte, helâl ve haram kılmakta hak sahibi yalnızca O’dur. Çünkü neyin maslahat olduğunu en iyi yalnızca O bilir. Sizin için neyin zararlı olduğundan O haberdardır. Bu bakımdan O, hayır ve doğruluktan başkasını teşrî etmez.

Size zararlı, tehlikeli, sapıklık, fesat, şer ve kötülükleri vesvese ile fısılda­yan herhangi bir zarar ya da faydası söz konusu olmayan bir takım taşlardan ibaret olan putların, Allah nezdinde etkili ortaklar olduğu vehmini veren şey­tanlar gibi, Allah’ın dışında velilere tabi olmayınız. Yani rasulün size getirdiği­nin dışına çıkarak başka şeyleri izlemeyiniz. O takdirde sizler hakkı bırakıp sapmış, sapıklığa yönelmiş olursunuz; Allah’ın hükmünü terk etmiş, şeytanın ve nevalarının hükmüne uymuş olursunuz. Fakat sizler çok az öğüt alıyor ve Rabbinize karşı görevlerinizi unutuyorsunuz. Yüce Allah’ın şu buyruğu da bu­na benzemektedir: “Sen bu konuda hırs göstersen dahi insanların çoğunluğu iman etmez.” (Yusuf, 12/103). [1][1]

 

Peygamberleri Yalanlamanın Dünyadaki Cezası

 

4- Nice yurtlar vardır ki, biz onları he­lak etmişizdir. Geceleyin uyurken veya öğleyin dinlenirken baskınımız gelip çattı onlara.

5- Kendilerine baskınımız geldiği zaman çağırışları, “Gerçekten biz zalinılerdık” demekten başka bir şey olmadı.

 

Açıklaması

 

Yüce Allah nice yurtlan, ve ahalisini peygamberlere muhalefet edip onları yalanladıkları için helak etmiştir. Bu sebepten azap veya helak kimi zaman on­lara Lût kavminde olduğu gibi geceleyin, kimi zaman da Şuayb kavminde oldu­ğu gibi gündüz gelmiştir. Azap onlara ansızın veya kaylûle diye bilinen günün ortasındaki dinlenme vakti de gelip çatmıştır. Her iki vakit de gaflet ve oyalan­ma zamanlarıdır. Nitekim Yüce Allah başka yerlerde şöyle buyurmaktadır: “O kasaba halkı azabımızın kendilerine geceleyin uyurlarken ansızın gelmesinden emin mi oldular, yahut o kasaba halkı azabımızın kendileri oynarlarken kuşluk vakti geleceğinden yana emin mi oldular?” (A’râf, 7/97-98)

“Kötü tuzaklar yapanlar Allah’ın kendilerini yerin dibine geçirmesinden yahut azabın kendilerine fark etmeyecekleri bir yerden gelmesinden yahut onlar dönüp dolaşırlarken azabımızın kendilerine gelmeyeceğinden emin mi oldular? Onlar âciz bırakabilecekler değildir. Yahut onlar kendilerini yavaş yavaş ceza­landıracağı korkusundan emin mi oldular! Şüphesiz Rabbiniz gerçekten çok esirgeyicidir, çok merhamet sahibidir.” (Nahl, 16/45-47)

Azabın geldiği esnada onların söyledikleri söz, günahlarını itiraf etmekten ve bunu hak ettiklerini kabul etmekten başka bir şey olmadı. Yani onlar helak edildikleri vakit ancak kendilerinin zalim kimseler olduklarını ikrar ettiler.

İbni Cerîr der ki: Bu ayet-i kerimede Resulullah (s.a.)’ın, şu hadisindeki “Hiç bir kavim artık ileri sürecekleri bütün mazeretleri ortadan kaldırılmadıkça helak edilmiş değildir” şeklindeki rivayetin sıhhatine açık bir delâlet vardır. [2][2]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.