sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

ZAMAN ÜÇ GÜNDÜR

Aralık 3, 2025 11:59
138
A+
A-

ZAMAN ÜÇ GÜNDÜR 

Rahmân ve Rahîm Allah’ın adıyla

Asra yemîn olsun ki, İnsan gerçekten ziyândadır. Ancak iman edip sâlih ameller yapanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabretmeyi öğütleyenler müstesnâ!

Salat ve selam asrı saadeti getiren Resulullah (s.a.v)’e ehli beytine ashabına ve onu takip eden Müslümanların üzerine olsun.

 

İnsanın en büyük sermayesi ne maldır, ne makam; onun en kıymetli hazinesi zamandır. Zaman, geri alınamayan bir nimettir; ne bir anı satın almak, ne de geçmiş bir dakikayı geri getirmek mümkün değildir.

Allah Rasûlü şöyle buyurmuştur:

 “Her kim Subhânallâhi’l-azîmi ve bi-hamdihî derse, onun için cennette bir hurma ağacı dikilir.”

İnsan bir gün içinde nice vakitlerini boş geçirir; hâlbuki bu kısa anlarda bile sonsuz sevaplar kazanmak mümkündür. Kişi, bu gafletiyle ne kadar büyük bir kazançtan mahrum kaldığını fark etmelidir. Gazâlî, bir gün talebesinin boş konuştuğunu duyunca şöyle demiştir:

“Keşke o söz yerine bir Subhânallah’ deseydin. Belki cennette bir ağaç olurdu.”

 

Enes b. Mâlik (r.a) der ki:

“Bizden (ensardan) bir genç, Uhud günü şehid

oldu. Biz, onun karnı üzerine açlığından dolayı bir taş bağlı olduğunu gördük. Annesi yüzünden toprağı silerek,

“Cennet nimetleri sana mübarek olsun ey oğlum!”

dedi. Bunun üzerine Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurdu:

Cennetlik olacağını nereden biliyorsun? Belki

o, kendisine fayda vermeyen şeyleri konuşmuştur ve verilmesi kendisine zararı olmayan malı elinde

tutup cimrilik yapmıştır.”

 

İbn Teymiyye’nin talebesi İbnü’l-Kayyim şöyle anlatır:

“Hapisteyken sabah namazından sonra güneş doğuncaya kadar zikirle meşgul olurdu. Bazen yüzü aydınlanır, ‘İşte gerçek cennet budur!’ derdi.”

Zindanı bile ilim meclisine dönüştürmüş, zamanın hapsolmayacağını bizlere göstermiştir.

 

 “İnsan için en kıymetli iki şey kalbi ve zamanıdır, birlikte yürür. Kalp neye meyilli ise zaman da onun yönünü alır. Her kim zamanını ihmal edip kalbini de boşa harcarsa, bütün nimetlerini kaybeder.” (İbnü’l-Cevzî)

  İhyâ-u Ulûmiddîn’inde geçen kıssa, bu hakikati gözler önüne serer: “Bir adam, bir ağacı kökünden sökmek ister; fakat zorlukla karşılaşınca “seneye gelirim, o zaman çıkarırım” der. Oysa bilir ki, ağaç her yıl kök salar, güçlenir; insan ise her geçen yıl zayıflar. İmam Gazâlî, bu misalle şunu söyler: “Kuvvetli haldeyken zayıf olanla mücadele etmeyip bunu kendisinin zayıf düşeceği, zayıfın da güçleneceği vakte erteleyenden daha ahmak olanı var mıdır?” Yani bugün içimizdeki tembelliği, gafleti, günahı, kötü alışkanlıkları, kalp hastalıklarını terk etmeyen kimse, yarın daha da zor bir mücadeleyle karşılaşır.

 

Yahya bin Muaz der ki: “Zaman üç gündür: Dün geçti, geri dönmez; yarın belirsizdir; bugün senindir. O hâlde bugününü iyi kullan.” Abdullah bin Mes’ud devam eder: “İnsan, bu en kıymetli hazinesini doğru değerlendirmek için kalbini üç yerde aramalıdır: Kur’an tilâveti sırasında derin bir huzurla dinlerken, zikir meclislerinde Allah’ı anarken ve halvet vakitlerinde yalnızlık içinde O’na yönelirken.. ve uyarır: “Eğer kalbini bu yerlerde bulamazsan, Allah Teâlâ’dan sana bir kalp ihsan etmesini dile; zira sende kalp yoktur.”

 

Rivayet edildiğine göre Hz. Süleyman (a.s), cin

taifesinden bazılarını bir yere gönderdi. Başka bir topluluğu da onların peşinden göndererek, onların ne diyeceklerine bakıp kendisine haber vermelerini istedi. Kontrol için giden grup geri dönünce Hz. Süleyman’a,

“Gönderilen cin topluluğu bir çarşıdan geçti. Başlarını semaya kaldırıp, sonra insanlara baktılar ve başlarını salladılar” dediler.

 Hz. Süleyman (a.s), onların niçin başlarını salladıklarını sorduğunda şu cevabı verdiler:

“İnsanların amellerini yazmakla görevli meleklerin

her ameli hemen nasıl yazdığına hayret ettiler. Meleklerin kontrolü altında bulunan insanların da nasıl boş sözlere ve işlere meylettiklerine hayret ettiler.”

 Hasan-ı Basrî (rah) anlatır:

“Ey âdemoğlu! Senin için bir sayfa açılmış ve ona

vazifeli iki tane de melek tayin edilmiştir. Onlar yaptığın amelleri kaydeder. Bu durumda dilediğini yap; ister çok, ister az yap.”

 

Nice insan hayatın anlamını bilmez.

Kimisini Allah, bol malıyla kazançtan müstağni kılmıştır; buna rağmen günün çoğunu çarşıda geçirir, insanları seyreder oysa orada ne kadar çok günah ve kötülükle karşılaşır!

Kimi, vaktini satranç(oyun) oynayarak geçirir.

Kimi de zamanını Sultanlardan, pahalılıktan, ucuzluktan ve benzeri şeylerden söz ederek tüketir.

 Bunun üzerine anladım ki; Allah Teâlâ, ömrün şerefini ve sıhhatli vakitlerin kıymetini, ancak o vakitleri değerlendirmeye muvaffak kıldığı kimselere gösterir.

 “Bu olgunluğa, ancak büyük bir paya sahip olan kimse erişir.”

(Fussilet, 35) ||Saydü’l-Hâtır||

 

“Kıyamet günü, dünya saatlerinden hiçbir saat yoktur ki, kulun önüne getirilemesin; kişi Allah’ı zikretmeden geçirdiği her saat için pişmanlıkla yanacaktır.

O gün insan, ömründeki boş saatleri tek tek görerek, kiminde gülüp eğlendiği, kiminde boş konuştuğu, kiminde gafletle dalıp gittiği anlar.. O saatler dilsizdir ama hâlleriyle;

“Beni Allah için değerlendirebilirdin, ama heba ettin.” diyerek şahitlik ettikleri o an;

Kulun kalbi paramparça olacaktır.”

(İmam Evzâî)

 

 velhamdülillahi rabbil alemin.

Yazarın Diğer Yazıları
Kasım 8, 2025 11:59
Ekim 15, 2025 11:59
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.